29 Eylül 2011 Perşembe

Dünya her zaman güvensiz bir yerdi.

...Bu arada İskender büyüyordu. Teni derelerdeki çakıllar renginde, saçları koyu, dalgalı ve yıldız tozu serpilmiş gibi parlaktı. Burnundaki doğum lekesi çoktan geçmiş, muzip gözleriyle bolca gülümsüyor, herkesi cezbediyordu. Oğlu güzelleştikçe Pembe'nin de evhamları artıyordu - depremler, toprak kaymaları, seller, orman yangınları, bulaşıcı hastalıklar, Naze'nin hayaletinin gazabı ya da cinlerin intikamı. Dünya her zaman güvensiz bir yerdi ama şimdi Pembe her şeyden ve herkesten korkar olmuştu. O kadar huzursuzdu ki, oğluna isim vermeyi reddetmişti. Bu yolla onu Azrail'den koruyordu aklınca. Bebeğin bir adı olmazsa Azrail kime geleceğini bilemez ve tıpkı adressiz bir mektup gibi yolda kaybolurdu. Böylece çocuk dünyadaki ilk yılını isimsiz geçirdi. İkinci, üçüncü ve dördüncü yıllarını da. Ona seslenmeleri gerektiğinde "Evlat!" , "Hey ufaklık!" , ya da "Bidilik!" diyorlardı.

18 Eylül 2011 Pazar

ama yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını. sırf ayaklarına batmasın diye...

en çok
senin yanında üşürdüm
sen beni her zaman üşütürdün de
haddimi aştığım zamanlarda
sana yaklaşmayı denediğim zamanlarda yani
en acımasız soğuğunu çarpardın üstüme
çok toydum
dayanamazdım
buz kesilirdim
ve son bir vuruşla
paramparça etmeyi de ihmal etmezdin
o buz kütlesini her seferinde
yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
durup dururken
bir salgın hastalık getirirdin uzaklardan
bana armağan ederdin
hiç bi şey yapmasan
ayakkabımın içine girerdin
tam da evden yeni çıkmışken ben
sen basbayağ suya benzerdin
ne zaman kötü hissetsen
kötü hissettirmek için
yokuş aşağı akmaya başlardın bütün gücünle
tabi ki ben olurdum yokuşun altında
ve her zaman hazırdı savunman;
yokuş yukarı nasıl akacaktın
ve tabi ki gövdemi parçalardın
sen benim gövdemi parçalardın da
yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
sen suya benzerdin ya sensiz olmazdı
olduğu kadar da olmazdı
yani ben bir hiç kimseydim
ama yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
sırf ayaklarına batmasın diye...

17 Eylül 2011 Cumartesi

Yokluğun gümüş tepside intihar sunacak...

Yaşadığımdan emin değilim.Gittiğinden eminim ama bak,seni özlediğimden eminim.
Yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
Beceriksizliğimden,y
alnızlığımdan,bu şehri sevmediğimden,düzensizliğimden,yorgunluğumdan,huysuzluğumdan,baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan,kırgınlığımdan,bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
Örnekleri çoğaltabilirim.Örnek
leri çoğaltabileceğimden eminim.

Birileri namusum üzerine yemin edecek,

Ölür müydün sanki sevsen beni.

Günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum.Ellerim
 parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem.Ağzım artık daha bozuk.
Her tarafta pis bir koku;nefes alamıyorum.
Çok bekledim seni.Her halimle,her yerimle bekledim.
Yetkiler verdim kendime;tuttum seni affettim.
Aramanı bile bekledim bazen.Ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını.Bunca
 zaman aramayışlarını biriktirdim.
Seni bekledim ben çünkü
Seni bekledim.
İçtim..içtim..içtim.
..
Kustum.
En çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.Sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bi bok olmaz dedi.
Senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri,senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
Kustum..kustum..kust
um.
İçtim.

Ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,

Ölür müydün sanki sevsen beni.

içimden geç
içimi sil
artık özlemek istemiyorum.

Neye el atsam piç ediyorum.
Yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
En sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.Her yıl ilkokula başlıyorum.Her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
Uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.

Yokluğun gümüş tepside intihar sunacak,

Ölür müydün sanki sevsen beni...

"getmə" deməmək üçün inkar etdim bütün səsləri...

İllərlə gözlədiyim və bəlkə də hələlik həyatımın ən xoşbəxt günü. Yolda atama məktəb üçün çox darıxdığımı demişdim. Amma bunun keçəcəyini bilirdim.
  Qarşımda böyük və yepyeni bir həyat...Atamı qucaqladım. Gözyaşları arasında anasına yalvaran 1ci sinif şagirdi kimi "getmə" deməmək üçün inkar etdim bütün səsləri...Amma o an, yağışdan sonra göyqurşağını görmək istəyən bir uşaq qədər aciz idim. Düşünün ki, nəsə soruşsa mühafizəyə belə nə cavab verəcəyimi bilmirdim. :)
  Alınacaqdı, bilirdim. Çünki çox gözləmişdim bu günü.
İlk növbədə harda yerləşdiyini bilmədiyim uninin digər korpusunu Allaha pənah axtarmaqla başladım və tapdım :)) öz-özünə gülən, tullanan, sevinən adam görsəniz yolun ortasında nə edərdiniz? onlar heç nə etmədilər :P
  Bununla hər şey həll olmadı..Öncə fakültə siyahısında atamın adını tapdım "...İntiqam qızı" "-aa, bu deyəsən mənəm. aa mənim adım. yess! mənəmmiş ehehe." :D
Sonra dərs cədvəlinin üstünə çökmüş bir uni tələbə. amma mən ordan heç nə başa düşmürdüm. yenə ağlamağıma ramak qalmışdı ki, "yox. indi belədisə sonra nolacaq" deyə düşündüm və cədvələ baxdım. o mənə, mən ona... nəsə ki, başa düşdüm. :)
 Cahıllığıma görə deyəsən bir dərs qaçırmışdım. :D
Sonraa?? cədvəldə yazılmış otağa getdim vəəə :D heç nə. başqa fakultə başqa dərsdə oturmuşam birez. sonra onu da hallettim. Allahtan o müəllimə mənim müəlliməm deyilmiş. aaaooyhh o ne lan. düşüncesi bile korkunç :D
   Həə, sonra da ki, belə də. uni güzel.hayat güzel.kafa güzel :))
Bu gün unide 2ci günüm və mən çökmüştüm :D nə qədər otaq dəyişərlər ala :D

  Bidənə qız mənə dedi ki, "sən türkcə danışırsan e" " hadi yaa!" dedim. güldü. :D

   İstədiklərim o qədər olmadı ki, son şansımı Bsu-ya qəbul olmaqda istifadə etdim. Yəqin, çox lap çoox ürəkdən istəmişəm. :)
  Qrupunuzda axmaqlar üstünlük təşkil edirsə, fərqli olan sizsinizdir. məncə, bu əladı ki :)

  hohohohooo hepinizi yıkıp geçicem ulenn!! :D başladım bile: je tu il /elle nous vous ils /elles :P

12 Eylül 2011 Pazartesi

"Kaldır kadehini sen de şairin satırlarına.." [..Ruhumun en derin bulanık suları..]

 Hani bazı hayatlar vardır yaşanması gereken..Yaşanmamış olsa olanlar olmayacaktı hani..Mesela diyorum şu son 5 ay hiç yaşanmamış olsa..yaşanmasaydı oysa..
Yürüdüm ben..Koştum bazen..nefesim kesildi,susadım, durdum. Döndüm arkama karanlığın en zifiri noktasındaydım, en başta..Düştüm kimi zaman, dizlerim acıdı..ruhum kan kaybetti..Ağladı gözyaşlarım.Islandı ayaklarım. Sensizlik kustum öfkemle hazmedemediğim yalnızlığa..boşluktan ibarettim..İsyan ettim sensizliğe avaz avaz susarak..
  Hani kan "tutar"ya seni.."gitme" diye kestim bileklerimi..ama geç`ti..sen yoktun.yok?..!
Ruhum masum kaçamak yaptı.."aşık" oldum..inanmadığıma taptım- aşk_a..ve nefret ettim- [başaramadığımı yaptım] Ve sonra en nefret ettiğim lafı kullanmaya başladım "keşke"..
Keşke burda olsaydın yapmasaydım yaptıklarımı, burda olsaydın kavga etseydik..burda olsaydın da haklı çıkmasaydın keşke, ben de yalnız kalmasaydım..hissetmeseydim o soğuk duyguyu..
`oysa ben küçücük bi çocuğum` daha..küçücük..yaşım büyütemedi beni, yaşadıklarımda..aksine paramparça etti beni hayat..hayatım paramparça oldu.küçüldüm küçüldüm ve küçüldüm..yok olma noktasına geldim..ben büyüyemedim ama nefretim büyüdü..acılarım ateşledi nefretimi..Ruhum Ateist Oldu Ben Müslümanken..yenildim..ruhuma taptım..Ben Ateist Oldum, Ruhum Hayata 'Kapandı'..
Fazlaydım ben artık..ruhumu hissetmeyecek kadar..ya o beni, ya ben onu terketmeliydik..bir ortak yanımız vardı-eksiktik..? hayır! fazlaydık..!
..onun bedeni,benim ruhum..
kumar oynadık, hayatımı kaybettim ona..her pazar intihara kalkıştım, ama olmadı..Ruhum sürgün edildi başka bedenlere..Çünkü seni seviyordum. Ve çocuk bahçlerinde intiharı düşünmek artık yasaktı!
  Ruhum haykırdı acılarıma şehir sessizlik içinde çırpınıyorken..Hayallerimle düştüğüm suda ümitlerime tutundum.Ben de mutlu sonla biteyim diye karanlığa sustum.
Öldüğüm üzere haberler duydum. Doğru mu?..Yoksa.. yoksa bendeki ben..ben değil miyim?..

*01.05.11

10 Eylül 2011 Cumartesi

sıfır altı gün sıfır sekiz gece sustum önce..sonra “iyidir” dedim “ne olsun aynı”

...senin için yalnız bıraktım kendimi.
neşterden bozma bir tahterevalli üzerindeyim de
kimseyle oynamak istemiyorum sanki 
kimse yok karşımda
buna rağmen yerde karşımdaki oturak,
evet yerde! hem boş hem yerde!
havada olan benim havada asılı olan!
ben varsam bir ağırlığım da olmalıydı halbuki benim
yanlış mı?

eksik buluyor musun hiç göremediğin yerlerini?
buluyorum ben
“nasılsın” diyorlar mesela
“iyidir” diyorum “ne olsun,aynı”
sonra diyorum ki kendime 
“ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”

bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum
bi kere karşılaştık ya hatırlıyor musun ne kadar güzeldi
eski sevgililer neden arkadaş olamasın tadındaydı gerçi ama güzeldi
sen çok güzeldin
geceydi,evine kadar yürüdük
yoruldun çok
hafif kızardı yanakların
azıcık alkollüydün
özlemiş gibiydin üstelik beni
çok konuşmadın 
bi kaç bir şey anlattın ki önemsemiyordun anlattıklarını
ama gözlerin parlıyordu,anlatabil
iyor olmayı sevmiş gibiydin
“nasılsın” dedin sonra birden
gerçekten “nasılsın” diyordun
“iyidir” dedim ben 
“ne olsun,aynı” demedim
çok mutluydum çünkü 
utanmasam ağlayacaktım

o kadar yakın mıydı senin evin çok çabuk varmadık mı?
çok mu hızlı yürüdük ki ben mi hızlı yürüttüm seni?
ve sen o apartmana ne zaman girdin de ne zaman söndü o ışık?
sonra ben dedim ki kendime
“ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
utanmadım ağladım

nasılsın Su?mutlu musun?
büyüksün benden farkında mısın
havada olan benim havada asılı olan
artık debelenmiyorum ayna önünde iyi göründüğüm bi açı yakalayana kadar
kabullendim bile sayılır çirkinliğimi
temizlemiyorum odamı
heyecanla uyanmıyorum
“nasılsın” diyorlar mesela
“iyidir” diyorum
“ne olsun aynı”.

senin için yalnız bıraktım kendimi
fedakar aşık tadında değil yada aklanmaya çalışan yahuda tadında
öyle bıraktım işte elimde olmadan
hiçbir şey talep etmeden bıraktım
hatta bir ölü nasıl aklayamazsa kendisini
öyle

bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum dedim ya
terminalleri de unutmuyorum
sen giderken daha soğuk olurdu terminaller
ağlardın bazen,ben ağlamazdım
bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi susardım.
güçlü biri gibi susardım ki
yemin ederim kimsenin yanında senin yanında hissettiğim kadar güçsüz hissetmezdim kendimi
(bilmiyorum güçsüz mü doğru kelime aciz mi)
bu her zaman böyleydi
en çok terminallerde böyleyi bu
kıskançlık krizi oldu sonra böyleydi bu dediğimin adı
yemin ederim olsun istemedim ben kendi kendine oldu
depresyon oldu sonra
oldu işte bir şeyler
neticede ben unutmuyorum terminalleri ki
ne zaman gitsem o terminallere(sadece gitmek zorunda olduğum zamanlarda gidiyorum)
çatlaklar görüyorum yerlerde
büyük bir hüzün görüyorum o çatlaklardan havaya karışan
neden kimse görmüyor bunu da bir ben görüyorum?

ve Su,
bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi
yalnız bıraktım kendimi senin için
sıfır altı gün sıfır sekiz gece sustum önce
sonra “iyidir” dedim “ne olsun aynı”
ve bakıp aynada gittikçe çirkinleşen yüzüme
“ben” dedim “ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
ve Su,
alıştım ben
alıştım...

hatta evrenin bütün yalnızlıklarını üstüme alındım...